Yapay Zeka, DeepFake ve Otomasyon Tehdidi

 

Yapay zeka alanında uzun yıllardır yürütülen çalışmalar, son yıllarda yükselişe geçerek, sonuçlarını büyük bir merakla beklediğimiz gelişmeleri beraberinde getirmeye başladı. Parametre yoğunluk oranlarına göre “basit yapay zekâ algoritmaları” olarak nitelendirebileceğimiz algoritmalar bile kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, ne istediğimizi ve neden istediğimizi bizden daha iyi anlayabilecek bir düzeye ulaştı.


Adını oldukça sık duyduğumuz yapay zeka kavramı; artık televizyonlardan, haberlerden, web sitelerinden duyduğumuz veya okuduğumuz kadarıyla hayatımıza eşlik etmenin ötesine geçerek, gündelik yaşantımızın her alanında bizlere eşlik ediyor. Bugün cep telefonlarımızda bile birçok işimizi gören akıllı sanal asistanlar bulunuyor. Yapay zekâ sistemleri, kullanıcılarına zaman tasarrufu sağlayacak şekilde geliştiriliyor ve birçok alanda otomasyona geçilecek olduğunun sinyallerini veriyor.

Eğer durum böyle giderse bugün internet olmadan yaşamayı hayal etmemiz zor olduğu gibi, bundan belki de on yıl sonra yapay zekâ sistemleri olmadan yaşamımızı nasıl daha rahat idame ettirebileceğimizi düşünüyor olacağız. Ancak yıllar boyunca Hollywood filmlerine konu olan ve bilim kurgu kitaplarını süsleyen bu gelişmenin getirdiği tüm sonuçlar ne yazık ki olumlu değil.

Yapay zekâ sistemleriyle ilgili en korkutucu gelişmelerden biri de DeepFake adıyla anılan teknoloji. DeepFake gelişmiş bir algoritma kullanarak internette çok sayıda fotoğrafı bulunan ünlü isimlerin yüzlerini farklı videolardaki kişilerin yüzlerine entegre edebiliyor.

Üstelik bunu o kadar başarılı yapıyor ki videodaki kişinin gerçekten kim olduğunu ayırt etmeniz kimi zaman imkânsız hale geliyor. Bu teknoloji çok hızlı gelişiyor ve sahte videolarla insanları kolayca manipüle etmek için kullanılabileceği gibi özel hayatlarımız gibi diğer birçok alanda insanların başını ağrıtabilir.

Kemal Sunal Reklam Filmi ve Deepfake Teknolojisi

Uzmanlar Otonom Savaş Tehdidine Dikkat Çekmeye Çalışıyor


Elon Musk, geçen sene yaptığı bir açıklamayla Birleşmiş Milletler’i, yapay zekâ tarafından kontrol edilecek otonom silahların yaratacağı tehlikeler konusunda uyarmış ve alanında uzman birçok isimde Elon Musk’ın bu açıklamasını desteklercesine otonom savaş tehdidine dikkat çekmişti. Teknolojinin giderek daha kolay, ucuz ve kullanıcı dostu hâle geldiğini düşünürsek, herkes tarafından ulaşılabilir olan otonom silahların yakın bir gelecekte gerçekten de bir tehdit oluşturabilmesi muhtemel görünüyor.

Örneğin, sadece iyi kalite bir kameraya sahip bir drone bile uygun yapay zekâ yazılımı ile otonom olarak uçabilecek hâle getirilebilir. Yüklenecek yüz tanıma teknolojisi ise, drone kamerasının belirli bir kişiyi saptamasına ve drone’un o kişiyi takip etmesine olanak tanıyabilir.

Yapay zekânın bir bilgisayar sistemine bağlı diye tarafsız olacağını sakın düşünmeyin. Yapay zekâ algoritmaları önyargılı veriler içeren kümelerle beslenebilir ve bu durum yapay zekâyı geliştiren kişi ya da kurumun sahip olduğu önyargıları sistemin mantıksal olarak onaylamasına neden olabilir. Bugün bile, etnik azınlıkları beyaz nüfustan daha fazla dezavantajlı duruma getiren birçok yapay zekâ örneği bulunuyor. İnsanlar ise yapay zekânın, algoritmasının elde ettiği verilere göre sonuca nasıl ulaştığını bilmeden bu sonuçları kabul etme eğilimi gösterebilir ve asıl tehlike de burada yatıyor.

Çin’in Etnik Fişleme Teknolojisi Tartışma Yarattı

Sahte içerik oluşturmak üzere tasarlanmış yapay zekâ sistemleri’nin, şirketler ve hükümetler tarafından manipülasyon için kullanılabilmesi de elbette söz konusu. Bunun için hazırlanmış bir algoritma, son derece hızlı ve geniş bir ölçekte sahte içerik üretilebilir. Bu da toplumsal ölçekte insanların fikirlerinin etkilenmesine, hatta toplumun yapay zeka tarafından saptanan çeşitli psikolojik parametreler doğrultusunda algılarının yönetilmesine de neden olabilir.

Yapay zekâ sistemleri günümüzde tıp alanından askeri alana kadar birçok farklı alanda kullanılıyor. Gün geçtikçe insanların yerini daha fazla alıyor ve bir noktadan sonra her şeyi yapay zekânın ellerine teslim ettiğimizde bizim için yapacak çok bir şey kalmayacak. Dolayısıyla körelen becerilerimizin kurbanı olabiliriz.

Bugün bile farkında olmadan bunun etkilerini yaşıyoruz. Elle not tutma, zihinden hesap yapma ya da yakınlarımızın telefon numaralarını hatırlama gibi basit yeteneklerimizi bile akıllı telefonlarımız yüzünden çoktan rafa kaldırmış durumdayız.

Teknolojiye olan alışkanlığımız, gündelik yaşantımızdaki en temel davranış biçimlerimizdeki köklü değişikliği beraberinde getiriyor. Teknoloji bağımlılığı artık bir psikolojik bağımlılık çeşidi olarak literatürde yer alırken, gündelik yaşantımızda tetikleyebileceği başka bağımlılık ve alışkanlıkların sayısız öngörüsü içerisinde boğulabiliriz.

Kaynak: Redbull Blog

GPT-3 Teknolojisi Işığında Yapay Zeka İncelemesi

 

Yazımızı Nasıl Buldunuz?

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*