Son günlerin en çok konuşulan konularının başında, sosyal medya uygulamaları ve kişisel veri güvenliği geliyor. WhatsApp’ın aslında uzun yıllardır topladığı ve kullandığı kullanıcı verileri , son olarak kullanıcılara sunulan sözleşme ile aslında sadece yasal zemine taşınıyor. Bu tür uygulamaların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken başlıca nokta ise, konum bilgileri, görsellerin elde edilmesinden öte ses gibi kişiye mahsus biyolojik datanın toplanması.
Bu yazımızda, son günlerde sıkça konuşulan sosyal medya uygulamaları ve kişisel verilerin gizliliğine ilişkin daha önce hiç değinilmemiş bazı önemli hususlara ilişkin değerlendirmelerde bulunacağız.
WhatsApp’ın, Kullanıcılara Dair Verileri Depolayıp Kullanması Yeni Bir Durum Değil
Öncelikle belirtmemiz gereken nokta, WhatsApp uygulaması’nın daha önce de kişisel verileri kullandığı ancak bu sefer bir sözleşme ile bunu kullanıcılarına sunarak yasal bir zemine taşımak istemesi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Öğretim Görevlisi Nuri Bingöl; “Siz konum uygulamasını kullanıyorsunuz. WhatsApptan konum bilgisini açarak karşı tarafa gönderiyorsunuz. Karşı tarafa gönderdiğiniz veri her ne kadar uçtan uca şifrelenerek gitse de whatsApp kullanabiliyor. Kendi çıkarı için de kullanabilmesi mümkün. Sıkıntı da zaten buradan doğuyor. WhatsApp, bizim verilerimizi zaten kullanıyordu. Şimdi ise ‘Bana izin verin ben zaten bu verileri kullanıyorum. Şimdi açık açık daha net kullanacağım’ diyen bir sözleşme gönderdi” diyerek aslında durumu basit ve somut bir şekilde özetliyor.
WhatsApp, Big Data Faaliyetlerini Yasal Zemine Oturtmak İstiyor
WhatsApp, kullanıcılarına sunduğu bu sözleşmeyle bilgi toplama politikasını yasal bir zemine oturtmak istiyor. Kendine göre yasal bir düzene oturtmak ve bu verileri üçüncü şirketlere satmak istiyor. Bunu şuan kendi şirketleri Facebook ve Instagram uygulamaları üzerinden yapabiliyor. Bunları kullanmasındaki amacı da, edindiği kişisel verileri pazarlama ve reklam sektöründe ticari amaçlı kullanabilmek. Kullanıcılarına zorunlu kıldığı bu sözleşmeyle ise edindiği bilgileri üçüncü kişilere, hükümetlere satabilecek.
Özellikle Amerika gibi birçok devletin hükümeti tarafından birtakım terör olaylar için zaten yapay zeka uygulamaları kullanılıyor. Dolayısıyla bu kişisel bilgiler onlara verebilecek. Kaldı ki Facebook gibi sicili bozuk bir şirketin yapması zaten beklenen bir şeydi. Ancak yasal bir zemine oturtarak gelecekte olası bir yargılama durumunda ‘Ben senin verini kullandım. Sen benim sözleşmemi kabul etmiştin, bu bir delildir’ diyerek mahkemeye sunabilecek.
Söz konusu sözleşme nedeniyle kullanıcılar kendini güvende hissetmemeye başlamış durumda. Çevrelerinde ne olup bitiğini, olayın arkasındaki esas sebebi merak ediyorlar. Sözleşme nedeniyle pek çok kullanıcı alternatif başka uygulamalara geçiş yapmaya başladı. Yani büyük çaplı bir göç söz konusu.
WhatsApp’ın Sözleşmesi Çifte Standart
WhatsApp’ın bu sözleşmeyi ülkemize uygulaması ise çifte standart’ın ürünü. Avrupa ülkelerine farklı bize farklı bir uygulama söz konusu. Birçok uzman, bunun nedenini hukuksal zeminimizin zayıflığına bağlıyor ancak durum böyle değil. Bunun nedeni aslında Avrupa Birliği’nin alım gücünün yüksek olması, daha iyi pazar olması ve WhatsApp’ın Avrupa Birliği’nden vazgeçemiyor olması.
Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, konuyla ilgili değerlendirmesinde; Facebook, Twitter, YouTube gibi sosyal medya uygulamaları ve platformların Türkiye’de ofis bulundurmasının gerekli olduğunu belirterek “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, bu şirketlerin Türkiye’de ofis açmalarını istiyordu. Tüketici siteleri, satış siteleri de dahil ofislerini burada açmaya başladı. En büyük problemimiz burada yasal temsilciliği olmayan bir kuruluşa hesap soramıyoruz. Bizim ülkemizde iş yapmak istiyorlarsa bunların burada ofisleri olması ve bizim yasalarımıza tabii olması gerekir” şeklinde bir yorumda bulundu. Elbette böyle bir temsilciliğin olması, hesap sorabilirliğimizi artıracaktır ancak sosyal medya sağlayıcılarının ülkemizde temsilcilik açmaları durumunda bu durumun özgür sosyal medya kullanımımızı olumsuz etkileyeceğini belirtmekte de fayda var. Bu alanda yaşanan birçok zorluk ise aslında yerli yeni uygulamaların ortaya çıkması için bir fırsat da oluşturabilir.
En Büyük Tehlike Sesimizin Taklit Edilebilmesi
Kişisel verilerin paylaşımının belki de en önemli tehlikesi ise sesin kopyalanması.
WhatsApp denildiği zaman ilk akla gelen yazılı iletişim kurulan bir alan olması. Metin üzerinden iletişim ilk olarak düşünülüyor ama asıl kıymetli olan, derin öğrenme algoritmaları bulunuyor olması. Sizin WhatsApp üzerinden gönderdiğiniz sesiniz tekildir ve ses işleme algoritmaları ile size mahsustur. Ancak artık bu durum değişmeye başlıyor ve sesi taklit etme algoritmaları oluşturabiliyorlar. Sizin ses tonunuzla konuşan mobil uygulamadan veya bir uygulamadan algoritmadan bahsediyorum. Zaten esas tehlike arz eden nokta da bu.
Bizim metinlerimiz, paylaştığımız resimlerden ziyade, ses datalarımız yalnızca bize ait tekil bir veri. Arka tarafta konum bilginizi alıyorlar, görsellerini alıyorlar ama diğer taraftan asıl kıymetli olan ses gibi size mahsus biyolojik datayı da topluyorlar. Ses datasının işlenmesiyle bu bahsettiğimiz algoritmalar; sizin sesinizi öğrenerek, sizin gibi konuşan duygusunu uyandıran, sizin gibi ifade eden, ses tonuyla sesi sizin gibi örtüşen bir algoritma oluşturmaya çalışılacak. Avrupa Birliği ülkeleri zaten bu sözleşmeye imza atmıyorlar. Bu durumun gelişmekte olan ülkelere bir dayatma olduğunu da kesinlikle söyleyebiliriz.
Bireysel güvenliğe dikkat edilmeli
Bu tür uygulamaların kullanılmasında dikkat edilmesi gereken nokta, hangi uygulama kullanılırsa kullanılsın mutlak suretle her zaman dikkat edilmesi gereken husus, size ait mahremin bilgilerin korunması. Kişisel verilerin korunması kapsamında da bu bilgilerin paylaşılmaması gerekiyor.
Kendimizi korumalıyız. Size mahsus verilerin bilgisayarlarınızda ve telefonlarınızda olmaması lazım. Bireysel güvenliğin sağlanması ve nelerin telefonlarda saklanacağına dikkat edilmesi bu noktada oldukça önemli.
1 Trackback / Pingback