Anadolu’nun saklı cevherlerinden birisini, Denizli’den çıkan bir çobanın Einstein’ın teorisini çürütmeye kadar giden hikayesini, başarılarını ve buluşlarını anlatacağız bugün. Dünya üzerindeki takdire şayan başarı öykülerinden birisi ve imrenilecek bir zekaya sahip olan Çoban Hüseyin’in yaşam hikayesi: Bilişime Yön Verenler serimizde sizlerle.
Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’ın hikayesi 1936’da Denizli’de çobanlık yaptığı sırada karşılaştığı öğretmenlerle başlıyor…
Lisede açık öğretim eğitimi alıp İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’ne adım atarak akademinin kapılarını aralar
1950’de lisansını, bir yıl sonrasında da yüksek lisansını tamamlar. Artık sorular soran bir genç değil, alanına hakim bir bilim insanıdır. Araştırmalarını daha derin konulara yönlendirir. Çalışmaları sonucunda bazı teorilerin ispatı ya da temel deneyler üzerine çalışması beklenirken, o Einstein’ın kütleçekim teorisinde bir hata bulduğunu hocalarıyla paylaşır.Hocaları onun anlattıklarını dinleseler de ortaya attığı soruyu pek anlamazlar. Bu nedenle Hüseyin Yılmaz, araştırmasında ona yardımcı olabilecek meslektaşlarından birinden yardım alabilmek için Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile irtibata geçter.
Ulaştıkları profesörlerden biri Yılmaz’ın sorularından ve yaklaşımından etkilenir ve onu ABD’ye davet eder.
İngilizce bile bilmeyen Yılmaz bu engele rağmen, enstitüye kabul edilir ve 1952 yılında ABD’ye gider. Dil bariyerini aşması tahmin edildiği kadar kolay olmaz. Onu üniversiteye kabul eden hocası ona bir şeyler anlatmaya çabalasa da orta yolu ‘matematiğin diliyle’ ancak bulabilmişlerdir.Hocasının ona vereceği tez konusunda anlaşamadıklarında ise rivayete göre hocasına “Write on the blackboard” demiş, Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusunu tahtaya yazmıştır. Hiçbir başka açıklamaya ihtiyacı olmadan konusunu birkaç işaretle anlamış ve tez çalışmalarına başlamıştır.
Normalde yıllar sürecek bir konudaki tezini şaşırtıcı derecede kısa bir süre içerisinde tamamlamış ve hocası Prof. Morse’un yanına gitmiştir.
Hocası teslim aldığı teze şüpheyle yaklaşsa da birkaç günlük incelemenin sonunda bu tezin eksiksiz biçimde doğru olduğunu görür. Fakat ortada bir sorun vardır, böylesine prestijli bir üniversitede bu kadar kısa sürede tamamlanan doktora tezinin şaibe uyandırabilme ihtimali vardır. Bu sebeple Yılmaz’a tezi kabul ettiğini fakat birkaç ders daha alıp olağan süreyi beklemesi gerektiğini söyler.
Hüseyin Yılmaz, prosedür için bekler ve doktorasını aldıktan sonra çalışmalarını yapmak için gittiği Princeton Üniversitesi’nde Einstein’la birebir çalışma fırsatı bulur.
1955’e gelindiğinde çalışmalarının takipçisi olduğu ve birebir çalışma fırsatı da bulduğu Albert Einstein’ın bilim dünyasında yankı uyandıran fonksiyon teorisinde eksikler olduğunu görür. Gördüğü eksikleri birer birer not edip bunları mektup halinde Einstein’a yollar.Ne yazık ki mektup ulaşmadan Einstein yaşamını yitirir, bu eleştirileri göremez ve bu durum bir mektupla kendisine bildirilir.
Yılmaz’ın iddiası, geliştirdiği kütleçekim teorisinin kuantum mekaniği ile de uyumlu ve Einstein’a alternatif bir teori ürettiğiydi.
Ortaya attığı bu iddiayı 50 yıl öncesi bir yana bugün bile kanıtlayabilen ortaya çıkmadı fakat onun iddiaları akademik camiada incelenmeye devam edildi.
Örneğin bu, onun tezini irdeleyen çalışmalardan sadece biri 👇
Dünya çapında birçok akademisyen onun çalışmalarını ve başarılarını anlatıp analiz etmeye devam ediyor. Ortaya attığı tezler fizikte bir devrim yaratmamış olsa da fizik biliminin geleceği için önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti.
Çalışmaları sürerken 1962 yılında Arthur D. Little adlı teknoloji firmasında yönetici olarak çalışmaya başlar.
Burada yaptığı çalışmalar bugün Siri adıyla kullandığımız sesli komut sistemlerinin atasını doğurmuştur. Hüseyin Yılmaz sesle kumanda edilen bir bilgisayarın ilk tasarlayıcısı olarak kayıtlara geçer.
Dünyanın birçok yerinde çalışmalar yapar. Örneğin sesli komut başarısının ardından 1964 yılında Eindhoven’da Algı Araştırmaları Enstitüsü çatısı altında çalışmalarını sürdürmüştür.
Yılmaz, Fahri profesörlük unvanını aldıktan sonra 70’li yıllarda felsefeyle, özellikle de bilim felsefesiyle ilgilenmeye başlar Sadece ABD ve Avrupa arasında değil, Japonya’da da saygın bir araştırmacı olarak görülür. 1990’larda Japonya’daki Hamamatsu Fotonik firmasında da yönetici olarak projelerini sürdürmüştür.
Bilim ve teknolojide imza çalışmalarının ardından 27 Ocak 2013’te ise ABD’de yaşama veda etti.
Denizli’de çoban olarak başlayan hikayesi, Einstein’ın teorilerine kafa tutacak icatlar ve araştırmalarla sonlandı. Bilim’e olan tutkusu ve zekasıyla yaşama başarı dolu bir hayat serüveniyle veda etti.
Görüntülenme Sayısı: 66 Facebook enerji depolama sistemleri için yapay zeka algoritmasından yararlanacak Artık enerjinin üretimi, iletimi ve dağıtımının ötesine geçerek, enerjinin depolanması konusu küresel çapta enerji kaynaklarının korunabilmesi ve dönüştürülebilmesi adına yaygınlaşmaya başladı. Bu [Devamı]
Görüntülenme Sayısı: 89 Apple, kullanıcıları izlemek ve cihazlarında çocuk pornografisi bulunduranları belirlemek için yeni geliştirdiği CSAM tespit sistemini kullanmayı planlıyor. Bu yazımızda CSAM sisteminin ne olduğunu ve nasıl bir sistematiğe sahip olacağını ele aldık… [Devamı]
Görüntülenme Sayısı: 57 Samsung, yüz tanıma ve sanal gerçeklikte kullanılabilecek, derinlik odaklı sensör ISOCELL Vizion 33D’i tanıttı 21. yüzyıl teknolojinin büyülü ve gizemli bir çağı olarak kendini geliştirmeyi ve her geçen gün yeni bir tasarıyla [Devamı]
İlk yorum yapan olun